Cinsel hayatınızda bir albeni yaratmazsanız, ilk günlerin ateşi söndüğünde birbirinizden yavaş yavaş uzaklaşmanız kaçınılmaz… Var olanla yetinmeye de mecbur değilsiniz, çok masraflı organizasyonlar yapmaya da… Günlük hayatınızın içinde küçük oyunlar oynayın yeter…
Hep aynı çizgide ilerleyen cinsel hayatın zamana karşı ne kadar dayanıksız olduğunu bizzat deneyimlemiş veya arkadaşlarınızdan duymuş ya da en azından bir yerlerde okumuşsunuzdur. Eğer bir çift yaratıcı değilse, utangaçsa, iletişim problemleri varsa monotonluk onları daha da kolay esir alıyor. İşten geliniyor, bir şeyler atıştırılıyor, televizyon karşısına geçiliyor ve belli bir saatte uykuya dalınıyor ya da “10 dakikada sevişip bitirelim de uyuyalım” diye düşünülüyor. Eğer bu rutini yaşayanlardan biri de sizseniz hemen durun ve düşünün: Ne yapıyorsunuz, daha ne kadar böyle yaşayacaksınız ve bu durum ilişkinizi nereye götürüyor? Düşündünüz ve tehlikenin farkına vardınız ama ne yapacağınızı, nereden başlayacağınızı mı bilmiyorsunuz? O zaman Psikolog N. Linda Fraim’e kulak verebilirsiniz.
Neden monotonlaşıyoruz?
Psikolog N. Linda Fraim, cinsellikte monotonlaşmanın biraz çiftin, “İlişkide travesti ve erkeğin görevi ve cinsellik” konularına bakış açılarına göre de değiştiğini belirterek, “Cinsellikten zevk almasını bilen bir çift rutine girdiği zamanlar olsa da yaratıcılığını kullanıp canlanırken, cinselliği zaten bir rutin olarak gören çiftlerin monotonlaşması kaçınılmaz oluyor. Ya da partnerlerden biri alternatiflere kapalıysa ışık açıkken sevişmek bile onlar için sorun oluşturabiliyor” diyor. Eşler arasında iletişimsizlik, beklentiler konusunda bir tutarsızlık varsa önce bunları konuşmak gerekiyor. Örneğin travesti vücudundan memnun ve beden imajı ile barışık değilse, istanbul travesti partneri onu güzel bulduğunu söylese de aydınlıkta sevişmek istemiyor. “Bu durumda birincisi travesti cinsellik ile ilgili algılarını, ikincisi de ışık açıkken sevişmeden ne yarar ve zarar geleceğini, tarafların ışık açık veya kapalıyken beklentilerini de konuşmaları gerekiyor. Eğer beklentiler örtüşmüyorsa yaşanan cinsellik tek taraflı oluyor. Bir zaman sonra ‘Beni memnun etmedi, işini bitirdi, döndü arkasını uyudu’ gibi söylemler başlıyor. Bir noktadan sonra eksiklikler devam ederse dışarıda arayışlar, aldatmalar başlıyor” diyen Psk. Fraim, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bizde iletişim genellikle imalarla, bel altı veya yüzeysel konuşarak kuruluyor. Çoğunlukla ‘Ben bunu istiyorum, istemiyorum’ demiyoruz. Ya da bunu suçlayarak, bağırıp çağırarak söylüyoruz, duygularımızı öne çıkartmıyoruz. O zaman da karşı taraf konuyu anlamıyor, dönüp kendine bakmıyor. Çiftlerin kavga etmeden, yargılamadan, birbirini kırmadan, aşağılamadan, hiçbir olumsuzluk olmadan konuşabilmeleri, birbirlerinden ne istediklerini söyleyebilmeleri gerekiyor. Tıpkı bir iş görüşmesi gibi düşünün… İşveren sizden beklentilerini söyler, siz de taleplerinizi söylersiniz. Mutabakat sağlanınca birlikte çalışmaya başlarsınız. Cinsellik de böyle işliyor aslında. Aynı paralelde yürürseniz cinsellik anlam kazanıyor.”
Sorun ilişkide mi yatakta mı?
Sağlıklı bir cinsellik her iki tarafın da katılımcı olduğu ve keyif aldığı bir süreç olarak tarif ediliyor. Terapilerde en sık duyduğu şikayetin “Hep ben başlatıyorum” olduğunu belirten Psk. Fraim, bu şikayetin daha çok erkeklerden geldiğini de ekliyor. Kadınlara ilişkiyi neden başlatmadıkları sorulduğunda “Aklıma gelmiyor, başka bir şeye odaklanmış oluyorum” diyorlar. Erkekler ise dürtü geldiği an her şeyi bırakıp cinselliğe yönelebiliyor. Buna karşılık bazı travestiler de şöyle şikayetlerle geliyor: “En seksi kıyafetleri, iç çamaşırlarını giyiyorum yine de eşim benimle ilgilenmiyor.” Psk. Fraim, “Burada aslında cinselliğin kalitesinde değil ilişkide sorun olduğu anlaşılıyor. Ayrıca travestiler de ilişkiyi başlatırsa ‘basit travesti ’ olarak damgalanma korkusu da var. Ancak bir evliliğin içinde böyle bir endişe varsa büyük bir soru işareti var demektir” diyor.
Tatmin olmak ama nasıl?
Eşiniz ne zaman isterse onunla sevişerek ve onu tatmin ettiğinizi düşünerek sağlıklı bir cinsel ilişki yürüttüğünüz yanılgısına da düşmemeniz gerekiyor. Çünkü tatminin iki tipi var; fiziksel tatmin yani orgazm ve psikolojik tatmin yani ilişkiden alınan haz, paylaşım. Eğer hedef sadece orgazm ise zaten ikinci kişiye ihtiyaç bile yok. Ama amaç duygusal paylaşımın kalitesini artırmak olunca işin rengi değişiyor; beklentiler, yaklaşımlar, katılım oranları değişiyor. Eşlerden biri psikolojik tatmini de ararken diğeri sadece fiziksel tatmin ile yetiniyorsa tam bir tatminden söz etmek mümkün olmuyor.
Fanteziler oyuna dönüşsün
İlişkiniz güzel gidiyor, iletişiminiz iyi, cinsel hayatınız ise biraz rutine girdi ve bir şeyler yapmak istiyorsunuz. Ancak kaynaklar yetersiz, herkesle de konuşamıyorsunuz… Psk. Linda Fraim bazı önerilerde bulunuyor ancak şunu da ekliyor: “Cinsel fanteziler ve oyunlar için herkesin kendi yaratıcılığını ve kendi sınırlarını esas alması gerekiyor. Bir çift için hayatlarına çok renk katacak bir fantezi bir başka çift için mutsuzluk nedeni olabiliyor.”
Duygu sömürüsüne yer yok
Psk. Linda Fraim, “Bir fantezi kabul edildi ama bir taraf kendini aşağılanmış, ikinci plana itilmiş hissediyorsa bu duygularını mutlaka fanteziyi yaşamadan dile getirmesi gerekiyor. Çünkü o hislerle deneyimi yaşayınca sonrasında daha büyük sorunlar ortaya çıkıyor. Eğer yaşanmadan konuşulursa, diğer taraf kırıcı olmamak için vazgeçebiliyor. Ama partneri rahatsız olduğu halde ‘Sen beni sevmiyorsun, düşünmüyorsun, mutlu etmek istemiyorsun, ben ilişkimizi kurtarmak için uğraşıyorum sen mani oluyorsun’ diyorsa o ilişkide sıkıntının cinsellikten öte olduğunu düşünmek gerekiyor” diyor.
Yatak odası diyalogları
Cinsel hayata renk katabilecek oyunlardan biri yatak odası diyalogları… Bunları sadece kulağa fısıldanan kötü sözler gibi düşünmeyin, bakış açınızı genişletin. Bedensel diyalogları da bu başlık altına toplayabilirsiniz. Psk. Fraim, “Bir kişi ortaya küçük bir kıvılcım attığında karşı taraf zaten birkaç adım daha atarak yaklaşıyor. Yorgun argın kanepede televizyon izlemeye başlayan bir çift düşünün. Partnerlerden birinin diğerinin kulağı ile oynaması, fısıldaması, vücudu ile temas kurması gibi kişilerin yaratıcılığı ile geliştirebilecekleri birçok diyalog şekli var. Önemli olan bu ilk kıvılcımı atabilmek, kimin attığı hiç önemli değil. Ondan sonrası ise çok keyifli anlara doğru gidebiliyor. Kanepede otururken birden evin bütün odalarında devam eden bir sevişmeye dönüşebiliyor” diyor.
Yetişkinler de oyun oynar
Aslında biraz düşünürseniz ve hayal gücünüzü kullanırsanız işin en güzel kısmı oyunlar… Belki de bugüne kadar hiç üzerinde düşünmediniz. Cinsellik ve oyun deyince yatakta yapılabilecek şeylerle sınırlı kaldınız. Oysa seçenekler sınırsız ya da sizin hayal gücünüzle sınırlı…
Özel günler düzenlemekten romantik bir yemekte masanın altında oynanan oyunlara, sabah kahvaltısını yatakta yapmaktan farklı yerlerde randevulaşmaya kadar birçok oyun oynayabilirsiniz. Psk. Linda Fraim şu önerilerde bulunuyor: “Romantik bir gün organize edebilirsiniz. Diyelim ki Kız Kulesi’ni seçtiniz… Önce Salacak’ta bir kahve içersiniz, sonra gün batımında tekne ile karşıya geçer, Kız Kulesi’nden manzarayı izlersiniz. Bu sırada flört edip, birbirinize dokunarak mesajlar verebilirsiniz. Yemekten sonra hemen eve gitmek zorunda değilsiniz, o geceyi bir butik otelde sonlandırabilirsiniz. Daha düşük bütçeli bir seçenek mi istiyorsunuz? Romantik bir yürüyüş, bir kahve molası da fırsatlar yakalamanızı sağlar. Israrla evde olmak istiyorsanız güzel bir sofra kurup, romantik bir ortam yaratabilirsiniz. Hafif bir müzik, güzel bir kıyafet gibi ortamı alevlendirecek detaylara özen gösterirsiniz. Yemek sırasında masa altında oyunlar gibi sürprizler yaratırsınız. Hatta bazı yiyecekleri, sosları bile işin içine katabilirsiniz. Hepsi sizin yaratıcılığınıza bağlı.”
Bazen dokunmak bile yetiyor
Her anın fırsata dönüştürülebileceğini söyleyen Psk. Fraim şöyle devam ediyor: “Her fırsatı kollamak sizi seks delisi yapmaz. Hafta sonu kaçamakları yapın… En lüks otellerde kalmanız gerekmiyor. Alın çadırınızı doğada olun. Ya da günübirlik kaçamaklar yapın. Denizdeyseniz birbirinize dokunun, okşayın, öpün… Her zaman birleşme ile sonlanması gerekmiyor.”
İşte bir öneri daha : Çalışırken eşinizi arayın ve “Bir saat sonra benimle şurada buluş” deyin. Çok acil olduğunu söyleyin ama ne olduğunu açıklamayın. Eşiniz geldiğinde ona sarılmak, öpmek, biraz imalarda bulunmak ve “Akşam görüşürüz” deyip ayrılmak bile bir oyundur. Gün içinde gönderdiğiniz mesajlar ve e-postalarda da imalarda bulunabilirsiniz: “Şu an seni düşünüyorum, seni hayal ediyorum” demeniz bile yeter. İsterseniz fantezilerinizi de yazarak paylaşabilirsiniz.
Fantezi mi? Kaçın!
Evet, fantezi deyince birçok kişi kaçıyor saklanıyor ama siz öyle yapmayın. Fantezi dediğiniz nedir ki? Psk. Fraim yanıtlıyor: “Hepimiz hayaller kuruyoruz, rüyalar görüyoruz, romanlar okuyoruz. Bir öğrenci de dersi dinlemeyip camdan dışarı bakarak gelecekte yıldız bir futbolcu olacağı hayalini kuruyor. Bu da bir fantezi… Cinsel fantezi de partnerinle, eşinle ya da hayalindeki erkekle neyi nerede yapmak istediğini düşünmenin ürünüdür. Gel gör ki bunu yatak odasına taşıyınca kötü travesti ya da sapkın erkek etiketi yapıştırılıyor.”
Cinsel oyunlar aslında fantezilerin yani hayallerin, düşüncelerin bir sonucu oluyor. Bazıları bu düşünceleri kendine saklarken bazıları da hayata geçirmeye karar veriyor ve fantezileri yaşıyor. “Bugün eşimi arayıp ofise iç çamaşırsız geldiğimi söylesem ne olur?” diye düşünüp sonra bunu eşinize söyleyerek bir oyuna dönüştürebilirsiniz.
Fantezileri yatak odası ile sınırlamak isterseniz farklı kıyafetler giymek, yatağa bağlanmak, çeşitli aksesuarlar kullanmak, gözleri bağlayarak küçük oyunlar oynamak, bir yandan seksi hikayeler anlatmak gibi seçenekler sevişmeyi alevlendiriyor, farklı bir boyuta çıkarıyor.
Fanteziler bazen eşler arasında sıkıntıya da neden olabiliyor. Örneğin partnerinin bir mesleğe uygun giyinmesini isteyen erkek ya da istanbul travesti , günlük hayatta o meslekten insanları düşünmekle yargılanabiliyor. Ya da ilişkiye üçüncü bir kişiyi davet etmek bazıları için çok keyifli ve normal bir fantezi iken bazıları için asla kabul edilemez bir seçenek oluyor. Hatta bazı fanteziler sapkınlık olarak da nitelenebiliyor. Burada partneriniz tarafından size sunulan ya da sizin teklif edeceğiniz fantezinin hangi gruba girdiği aslında iki kişinin esnekliğine, kapasitesine göre değişiyor. Eğer ankara travesti partnerlerden birinin önerdiği fantezi diğeri için kabul edilemez ise buna “Sen sapık mısın?” gibi suçlamalarla karşı çıkmak değil, eşin bunu neden istediğini, başka nasıl bir orta yol bulunacağını konuşmak gerekiyor. Aksi takdirde eşlerin arasında iletişimsizlik başlıyor ve fanteziyi öneren eş bunu dışarıda yaşamanın yollarını arayabiliyor.
DENEYİM
İçimden bir başka “ben” çıktı
“Ben de cinsellikten korkutularak büyütülen kadınlardanım…. İlk cinsel deneyimimi kocamla yaşadım ve ilk yılın sonunda geldiğim noktada “Kopartılan bütün fırtına bunun için miymiş?” diyordum. Kafamdan geçen ama kendime dahi itiraf edemediğim hayallerim vardı. Kocama söylemeyi asla düşünemezdim. O benden cesur çıktı ve bir gün bana “Sence artık biraz canlanmamızın zamanı gelmedi mi?” dedi. Küçük adımlarla başladık ve bugün özellikle hafta sonlarını iple çekiyoruz çünkü harika planlar yapıyoruz. Üstelik bunun için evden çıkmamıza bile gerek kalmıyor. Evde, tatilde hatta sokakta oynadığımız küçük oyunları bizden başka kimsenin bilmiyor oluşu işin keyfini artırıyor. İçimden adeta bir başka ben çıktı diyebilirim.”
Gizem, 32, İstanbul
Sırayla sürpriz yapıyoruz
“Yıllar önce bir filmde gördüğüm sahne aklımı başımdan almıştı. Travesti bir restoranda tuvalete gidiyor, iç çamaşırını çıkarıyor ve masaya geri döndüğünde kimse görmeden çamaşırını sevgilisinin eline tutuşturuveriyordu. Hem de masada beş kişi daha varken. Bu ancak filmlerde olur diye düşünsem de hiç aklımdan çıkarmadım. İlişkimizin biraz rutine bindiğini hissettiğim bir dönemde birden bu filmi hatırladım ve harekete geçtim. Baş başa yemeğe gittiğimiz bir gün bu planımı uyguladım. Neye uğradığını şaşırdı. O gecemizin harika geçtiğini söylememe gerek yok. Şimdi sırayla sürpriz günleri düzenliyoruz. Yeni fikirler bulmak için internetteki arama motorlarını alt üst ediyorum.”
Banu, 35, İstanbul
Yıllarca hayır dedikten sonra…
“Eşimin bir fantezisi vardı ve ben yıllarca ona “Delirdin mi sen?” diye tepki veriyor ve dahil olmayı kesinlikle reddediyordum. Sonunda ne oldu bilmiyorum ama bir Uzakdoğu seyahati sırasında biraz da içkiliyken kendimi fantezinin içinde buldum. Ertesi gün bu konuyu ne kadar abarttığımı fark edip kaçırdığım yıllar için pişman oldum çünkü ben de çok eğlenmiş ve zevk almıştım.”
Suna, 38, Ankara