İlk defa sokaklara kartvizit dağıtan trans bireyler hapis cezasına çarptırıldı. Öyle böyle değil, inanılır gibi değil! Hapis cezası, İzmir’de neden cezaevi inşa ettirildiğinin de cevabı aslında
Bir tarafta toplum ve devletin elbirliği ile sosyal ve kamusal yaşamdan izole ettirilip seks işçiliğine mahkûm edilen trans bireyler, diğer tarafta bu izolasyona var güçleriyle su taşıyan yönetenler, siyasetin ağır figüranları.
Önce trans bireylere şöyle bir bakalım. Çok küçük bir kısmı dışında kendilerine seks işçiliği dışında hiçbir yaşam hakkı bırakılmayan bu insanlar, seks işçiliği için bulabildikleri her fırsatı değerlendirmek zorunda kalmışlardır. Bazen kulüplerde çalışarak, bazen otostop yaparak, bazen nette sayfa açarak, kimi zaman da kartvizit bastırıp dağıtarak. Gerçek şu ki bu iş alanlarının hiçbiri ne sağlıklı ne de güvenlikli, ne de en ideal sistemi barındırıyor. Bu gerçeğe rağmen trans bireyler bırakın itiraz etmeyi, hiç değilse bu çalışma alanları ellerinden alınmasın diye adeta şükretmekteler.
Ama gelin görün ki, iktidarın ahlakçı anlayışı yavaş yavaş bu çalışma alanlarına da göz dikmiş durumda. Uzun süredir eline geçirebildiği bütün ahlakçı yasalarla internet üzerinden çalışan kızları zaten sıkı takibe alan emniyet, sayfa kapatma, müşteri gibi davranıp suç üstü yapma, para cezaları uygulama vb yöntemlerle yıldırmaktaydı. Ancak son uygulama eşcinsel ve trans bireyler için İzmir’de neden cezaevi inşa ettirildiğinin de cevabı aslında. Çünkü ilk defa sokaklara kartvizit dağıtan trans bireyler hapis cezasına çarptırıldı. Öyle böyle değil, inanılır gibi değil! HAPİS CEZASI! Doğrudan seks işçiliği olmasa bile çalışma şekli ve yöntemlerine ahlak yasaları üzerinden yaklaşarak bu insanlara resmen hapis cezaları yağdırıldı. Ve dahası aynı gerekçelerle nette ve otostopta çalışanlara da hapis cezası verilmeyeceğinin hiçbir garantisi yok üstelik.
Geçen sosyal medyada denk geldim. Trans bireylerin kendisi zaten sokaklara kartvizit atılmasını uygun bulmuyorlar aslında. “Toplumla uyumlu olma” adına, oraya buraya kartvizit atan kendi arkadaşlarını şiddetle eleştirip adeta yerden yere vuruyorlardı. Hatta nette aşırılığa gidenleri de. Ancak devletin bu uygulamadan yola çıkarak yakın zamanda onları hapse atacağına sanırım hiçbiri inanmıyordu. Çünkü çırılçıplak sokağa çıkmak bile benim bildiğim en fazla teşhirciliğe girer ki, onun da cezası zaten bellidir. Bin lira para cezası. Gelin görün ki, bikinili resim barındıran parmak kadar kartvizite para cezalarının yanında, bir buçuk yıl hapis cezası verildi.
Bir tarafta 700 bin liralık kol saatlerini, milyon dolarların sıfırlanmasını, havuz medyaları için avanta şartlarını, milletin anasını s.kecez türü küfürleri, alo fatihleri, ayetleri ti’ye alan bakara makaraları barındırdığı halde hakkında takipsizlik kararı verilen tapeler; öbür tarafta şu turbo kapitalist acımasız hayata sadece tutunabilmek için bir kartvizit bastıran seks işçisi Travesti Talya. Biri sizin deyiminizle “kadın kılığına girmiş erkek”, öteki bizim deyimimizle, “demokrat kılığına girmiş otoriter”.
Biri nereden geldiği belli haram milyar dolarlarla montajsız, apaçık çırılçıplak ortalıkta, öteki üstünde kah bikini, kah etek – sutyen ama alabildiğine de fotoşoplu, montajlı küçücük g.t kadar bir kartvizit. Biri hiçbir emek sarf etmeden milyar dolarla konuşup onlara ulaşıyor, ötekinin emek sarf ederek en fazla ulaşabileceği yüz bilemedin birkaç yüz lira.
Şimdi el insaf deyip ellerinizi o çok ahlakçı, devletçi, maneviyatçı kalplerinize götürüp karar verin; hangisi pornografik? Tapeler mi yoksa Talya’nın kartviziti mi?
Ya da hangisi ahlaksız? Sizin tapeler mi, bizim kartvizitler mi?