travestiPendik Travesti | Blog Travesti - istanbul travesti ankara travesti - Part 57

Eşcinsellik Hastalık Mıdır?

“Cinsel kimlik”, erken çocukluk yaşlarında gelişir. Çoğu zaman ergenlik döneminde “cinsel yönelim” ortaya çıkar. Bu temel yapı üzerinde kişinin istemli bir tercih (seçim) şansı söz konusu değildir. Ancak bu yapının üzerine, cinsel bilgi ve deneyimlerle, ailesel, toplumsal, dini ve ahlaki kişisel değer yargıları eklenir.

“Cinsel davranışlar” dış dünyadaki olanaklara göre belirlenir ve zamanla bir “cinsel eş seçimi” yapılır. Cinsel yönelim kişilerin tercihleriyle ile oluşan bir durum değildir. Bu nedenle eşcinsellik tercih değildir ancak “eşcinsel bir yaşam sürmek” kişinin kendi tercihidir. Bu nedenle eşcinsellik kader değildir, “eşcinsel yönelim” bir tercih değildir, kişinin iradesinden bağımsızdır ama “eşcinsel bir yaşam sürmek” bir tercihtir. Çünkü eşcinsel yönelimi olduğu halde heteroseksüel bir yaşamı tercih eden birçok birey bulunmaktadır. Ayrıca eşcinseller bireyler genellikle heteroseksüel çevrelerden kabul görme ve toplumsal baskılardan mümkün olduğunca kaçınma amacıyla heteroseksüel davranış sergilemektedir. Bu, evlilik dâhil olmak üzere çeşitli heteroseksüel ilişkileri içerebilir. Genellikle evli veya uzun süreli heteroseksüel bir ilişkinin içerisinde olan; cinsel yönelimini, ayrımcılıktan ve reddedilmekten korunmak amacıyla saklayan eşcinsellere “down low” denilmektedir. Ancak “kişinin kendisini eşcinsel olarak tanımlaması” için eşcinsel yöneliminin olması, eşcinsel yönelimiyle eşcinsel bir yaşamı tercih etmesi ve kendini “gay” veya “travesti” olarak tanımlayarak eşcinsel kültürün bir parçası olması gereklidir.

EŞCİNSELLİK MİTLERİ…

Eşcinsellikle ilgili yanlış inanışların, hurafelerin yani cinsel mitlerin sık olması, bu konu hakkındaki bilgisizliğin bir göstergesidir. İnsanların cinsiyetleri, cinsel kimlikleri ve cinsel yönelimleri yaşamın başka alanlarındaki işlevlerini doğrudan çok fazla etkilememelidir. Kadın ya da erkek herkes, heteroseksüel, biseksüel ya da eşcinsel olsun, aynı biçimde kendine münhasır bir insandır. Kişilerin cinsel tercihleri ve cinsel davranışları, yalnızca kendilerini ve cinsel eşlerini ilgilendiren çok özel bir yaşam alanıdır ve böyle kalmalıdır, topluma dayatılamamalıdır. Özel yaşam, karışılamaz ve baskı uygulanamaz bir insanlık hakkıdır. Bununla birlikte bir çok toplumda eşcinsellik ile ilgili olumsuz yargılar ve yanlış cinsel inanışlar bulunmaktadır. Olumsuz yargılar toplumda ötekileştirme aracı olarak kullanılmakta, çok yanlış bir şekilde ankara travestileri cinsel yönelimleri ve cinsel yaşam tercihleri nedeniyle ayrımcılığa ve şiddete uğramaktadırlar. Dün olduğu gibi bugün de eşcinsellere uygulanan ayrımcılığın ve şiddetin karşısında olmalıyız. Demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi ile eşcinsel bireyler çeşitli haklara kavuşmuşlardır. Ancak halen bir çok ülkede eşcinsellik gayri ahlaki bir yönelim olarak kabul edilmekte, eşcinseller ağır sosyal ve hukuki baskılara maruz kalmaktadırlar. Cinsel tercihlerini toplum normlarında yaşayan eşcinsellerin dışlanmaları, şiddete maruz kalmaları ve yalnızlığa mahkûm edilmeleri yanlış bir davranıştır. Şiddet her ne sebeple olursa olsun kabul edilemez bir insanlık ayıbıdır. Asıl olan, insanın insana onurunu koruyacak şekilde davranmasıdır. Bu açıdan istanbul travestileri yaşadığı şiddet ve ayrımcılıkla mücadele, insan hakları ve demokrasinin gelişimi açısından özel bir öneme sahiptir. Bu nedenle eşcinsellik ile ilgili şiddet içeren yanlış uygulamaların, toplumda oluşan olumsuz değer yargılarının, yanlış ve yanlı bilgi kirliliğinin, insan hakları ihlallerinin ve ayrımcılığın karşısında olunmalıdır.

travesti siteleri

EŞCİNSELLİK HASTALIK MIDIR?

Eşcinsellik bir hastalık değildir, insan ruhunun ve cinselliğinin zenginliğinin bir parçasıdır. Geçmiş yıllarda psikoloji ve psikiyatri üremeye dönük olmayan birçok cinsel etkinlik gibi eşcinselliği de hastalık olarak kabul etmişti. Şimdi eşcinselliğin bir hastalık olmadığını ama bazı çok özel durumlarda ruhsal bozukluk olarak algılanabileceğini ilan etmiş ve yaygın kabul görmüştür. Çünkü bireyin eşcinsel yöneliminin olması kendi başına kişiyi sıkıntıya sokmayan, kişisel, sosyal ve mesleki işlevselliğini bozmayan bir durumdur. DSM VE ICD… “302.9 Başka Türlü Adlandırılamayan Cinsel Bozukluk” başlığı altında, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders – DSM-IV)’de, “eşcinsel yöneliminden rahatsız olanlar” için üstü kapalı olarak bir “bozukluk” tanımlaması yapılmıştır. Bu kategori herhangi özgül bir cinsel bozukluk için tanı ölçütlerini karşılamayan, ne bir cinsel işlev bozukluğu, ne de bir parafili (cinsel sapkınlık) olmayan cinsel bir bozukluğu kodlamak içindir. Örnekleri arasında “cinsel yönelimi hakkında sürekli ve belirgin bir sıkıntı duyma” şeklinde bir başlık bulunmaktadır. Ayrıca bir başka uluslararası tanı sistemi olan ICD–10 (International Classification of Diseases)’da eşcinsellik;F66 kodu ile “cinsel gelişim ve oryantasyon bağlantılı psikolojik ve davranışsal bozukluklar” adı altında ele alınmıştır ve burada “sadece cinsel yönelim bir bozukluk olarak kabul edilmemelidir” ibaresi vardır. Homoseksüalite, heteroseksüalite ya da biseksüalite cinsel gelişme ve yönelimdeki kişi için sorunlu olabilecek farklılıkları belirtmek için kullanılmıştır. Ancak cinsel olgunlaşma bozukluğu, benliğe yabancı cinsel yönelim ve cinsel ilişki bozukluğu gibi durumların eşcinselliğe eşlik etmesi için, kişinin eşcinselliği ya da eşcinsel ilişkiyi yaşamayı bir sorun haline getirmesi gerekmektedir. F66.1 kodu “egodistonik” cinsel yönelimi tanımlamak için kullanılmıştır. Yani ICD-10’na bakıldığında eşcinsel yönelimin kişi için bazen ruhsal bir sorun haline gelebileceği görülecektir. Bu nedenlerle cinsel yönelimi hakkında sürekli ve belirgin bir sıkıntı duyan, inançlarıyla cinsel yönelimi arasında sıkışıp kalan, psikolojik destek arayışında bulunan ve bu desteği alamadığında intihar etmeyi düşünen bireylerin psikolojik destek arayışında olduğunu bilinen bir geçek… Çünkü Dünya Cinsel Sağlık Birliği (WAS) genel kurulu 26 Ağustos 1999 tarihinde Hong Kong’da yapılan 14. Dünya Seksoloji Kongresi’nde evrensel cinsel haklar deklarasyonunu kabul ve ilan etmiştir. “Cinsel Haklar” Deklarasyonuna göre cinsellik, her insanın kişiliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Cinsel haklar, bütün insanlar için özgürlük, insanlık onuru ve eşitlik gibi temel haklara dayalı evrensel insan haklarındandır. Sağlık temel insan haklarından biri olduğuna göre, cinsel sağlık da temel bir insan hakkı olmalıdır. Bireylerin ve toplumların cinsel sağlıklarının gelişmesi için cinsel haklar tüm toplumlar tarafından tanınmalı, teşvik edilmeli, saygı gösterilmeli ve savunulmalıdır. Cinsel sağlık, bu cinsel hakların tanındığı, saygıyla karşılandığı ve uygulanabildiği ortamlarda mümkündür. Cinsel ve ruhsal sağlık hizmetleri, tüm cinsel kaygı, sorun ve bozuklukların önlenmesi ve tedavisi için herkese sağlanmış olmalıdır. Bu nedenle her ne konuda olursa olsun “psikolojik destek alma hakkı” evrensel bir insan hakları, özgürlük ve demokrasi meselesidir. Başta Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), Psikoterapi ve Psikoterapistler Derneği (PSİKODER), Amerikan Psikoloji Derneği (American Psychological Association – APA), Amerikan Psikiyatri Birliği (American Psychiatric Association), Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization – WHO), Dünya Cinsel Sağlık Birliği (World Association for Sexual Health – WAS), Avrupa Seksoloji Federasyonu (European Federation of Sexology), Uluslararası Aile Terapileri Örgütü (IFTA – International Family Therapy Association) ve Almanya Sosyal Bilimsel Seks Araştırmaları Derneği (Gerrman Societyfor Social Scientific Sexuality Research) olmak üzere tüm ulusal ve uluslararası kuruluşların eşcinsellikle ilgili görüşlerini anlamak durumundayız.

 

 

Eşcinsellik Kader Değil Seçimdir!

Cinsel gelişim sürecinde çoğunlukla ergenlikte birey tarafından fark edilir. Bu nedenle eşcinsellik kader değildir, “eşcinsel yönelim” bir tercih değildir, kişinin iradesinden bağımsızdır ama “eşcinsel bir yaşam sürmek” bir tercihtir. Çünkü eşcinsel yönelimi olduğu halde heteroseksüel bir yaşamı tercih eden birçok birey bulunmaktadır. Ayrıca eşcinsel bireyler genellikle heteroseksüel çevrelerden kabul görme ve toplumsal baskılardan mümkün olduğunca kaçınma amacıyla heteroseksüel davranış sergilemektedir.

Bu, evlilik dâhil olmak üzere çeşitli heteroseksüel ilişkileri içerebilir. Genellikle evli veya uzun süreli heteroseksüel bir ilişkinin içerisinde olan; cinsel yönelimini, ayrımcılıktan ve reddedilmekten korunmak amacıyla saklayan eşcinsellere “down low” denilmektedir. Ancak “kişinin kendisini ankara travestileri olarak tanımlaması” için eşcinsel yöneliminin olması, eşcinsel yönelimiyle eşcinsel bir yaşamı tercih etmesi ve kendini “gay” veya “lezbiyen” olarak tanımlayarak eşcinsel kültürün bir parçası olması gereklidir.

CİNSEL HAKLAR DEKLARASYONU…

Bir çok toplumda ve ülkemizde eşcinsellik ile ilgili olumsuz yargılara ve yanlış cinsel inanışlara (cinsel mitler, hurafeler) rastlanmaktadır. Cinsel mitler toplumda var olan baskı ve şiddet eylemlerine ve ötekileştirmeye hizmet etmekte ve eşcinsel bireyler cinsel yönelimleri ve eşcinsel bir yaşamı tercih etmeleri nedeniyle ayrımcılığa uğramaktadırlar. WAS (Dünya Cinsel Sağlık Birliği)’nin çalışmaları, demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi ile eşcinsel bireyler de çeşitli haklara kavuşmuşlardır. Ancak halen bir çok ülkede eşcinsellik gayri ahlaki kabul edilmekte, eşcinsel bireyler çok ağır toplumsal ve hukuki baskılara maruz kalmaktadırlar. Bu açıdan eşcinsellerin yaşadığı ayrımcılıkla mücadele, insan haklarının gelişimi açısından ayrı bir öneme sahiptir. Bilindiği üzere, Dünya Cinsel Sağlık Birliği genel kurulu 26 Ağustos 1999 tarihinde Hong Kong’da yapılan 14. Dünya Seksoloji Kongresi’nde evrensel cinsel haklar deklarasyonunu kabul ve ilan etmişti. “Cinsel Haklar” Deklarasyonuna göre cinsellik, her insanın kişiliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.

CİNSEL YAŞAM TERCİHİ…

Cinsel yönelimin nasıl geliştiği tam olarak bilinmemekle birlikte, çocukluk döneminde duygusal ve fiziksel şiddete maruz kalma, tacize ve tecavüze uğrama, çocuklukta karşı cinsle ilgili yaşanmış kötü deneyimler, ciddi aile sorunları içinde büyüme, aşırı otoriter bir babanın varlığı, baba veya baba figürlerinin çocuğun hayatında olmaması, aşırı duygusal veya içine kapalı bir yapıya sahip olunması, yanlış yetiştirilme yani erkek çocukların kız gibi, kız çocuklarında erkek gibi yetiştirilmesi, genetik yatkınlık, hormonsal bozukluklar gibi nedenlerle geliştiği düşünülmektedir. Yani eşcinsel yönelim zor ve acı dolu bir sürecin sonunda oluşur. Bu nedenle istanbul travestileri yönelimin genetik ve doğum öncesi süreçlerde oluştuğu doğru değildir. Ancak anne ve baba tutumlarıyla herhangi bir kişi cinsel yönelimler arasında “iradesini kullanarak bilinçli bir tercih” yapamaz. “Cinsel yaşam tercihi” kişinin cinsel yönelimini nasıl ve ne kadar davranışlarına ve hayatının geneline yansıtacağı, yönelimini başkaları ile ne ölçüde paylaşacağı ile ilgili “bilinçli bir tercih” olabilir. Bireyin eşcinsel bir yaşamı seçmesi, kendi başına kişiyi sıkıntıya sokmayan, kişisel, sosyal ve mesleki işlevselliğini bozmayan bir durumdur, bir insan hakkıdır. Ancak toplumun eşcinselliği yadırgayan, ötekileştiren, hor gören, dışlayan tutumlarının eşcinsel bireyler üzerindeki etkileri, onların ruhsal ve ilişkisel sorunlar yaşamalarına ve psikoterapiste başvurmalarına neden olmaktadır. Ayrıca bireyin travesti yöneliminin farkına varmasıyla başlayan kendini tanıma, kabullenme, çevresindekilerle paylaşma, sosyalleşme sürecinde birçok eşcinsel birey psikoterapistlerden yardım alma gereği duyabilir. Çünkü kişinin cinsel yönelimini uygun gördüğü kişilere, “kendi isteğiyle” beyan etmesi anlamına gelen “coming out” (dolaptan, saklandığı yerden çıkmak) yani kendini tanıma ve açma süreci, bireyin kendi homofobisi ve içinde yaşadığı toplumun eşcinsellikle ilgili olumsuz tutum ve yargılarıyla yoğun bir şekilde karşılaştığı, kendisini yalnız, dışlanmış ve çaresiz hissedebileceği bir dönemdir. Bu süreçte yaşanılan karmaşaya bağlı olarak ortaya çıkabilen depresyon, anksiyete bozuklukları, davranış sorunları, intihar düşünce ve girişimleri, alkol ve madde kullanımı gibi birçok konuda psikoterapistlerce etkin ruhsal tedaviler uygulanabilmektedir.

travesti istanbul

CİNSEL EĞİTİM ŞART…

Cinselliğin tam olarak gelişimi, temas arzusu, mahremiyet, duygusal ifade, zevk, şefkat ve aşk gibi temel insan gereksinimlerinin karşılanmasına bağlıdır. Cinsellik bireyle sosyal yapılar arasındaki etkileşim aracılığıyla oluşur. Cinselliğin tam gelişimi için, bireysel kişilerarası ve toplumsal iyilik esastır. Cinsel haklar, bütün insanlar için özgürlük, insanlık onuru ve eşitlik gibi temel haklara dayalı evrensel insan haklarındandır. Sağlık temel insan haklarından biri olduğuna göre, cinsel sağlık da temel bir insan hakkı olmalıdır. Bireylerin ve toplumların cinsel sağlıklarının gelişmesi için cinsel haklar tüm toplumlar tarafından tanınmalı, teşvik edilmeli, saygı gösterilmeli ve savunulmalıdır. Cinsel sağlık, bu cinsel hakların tanındığı, saygıyla karşılandığı ve uygulanabildiği ortamlarda mümkündür. Cinsel özgürlük bireylerin kendi cinsel potansiyellerini ifade etmelerine olanak verir. Bu tanım, cinsel baskının her türünü, her çeşit cinsel zorlama, istismar ve tacizi reddeder ve tanımı dışında bırakır. Cinsel mahremiyet hakkı, başkalarının cinsel haklarına müdahale edilmediği sürece yakınlaşma konusunda bireysel karar verme ve davranma hakkını içerir. Cinsel eşitlik hakkı, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, ırk, sosyal sınıf, din veya fiziksel ve zihinsel engel gözetilmeden hiçbir ayrımcılığa maruz kalmama hakkıdır. Cinsel haz hakkı, cinsel haz, otoerotizm de dahil olmak üzere fiziksel, psikolojik, zihinsel ve ruhsal iyiliğin kaynağıdır. Cinselliğin duygusal ifadesi hakkı, cinselliğin ifade edilmesi, erotik zevkten veya cinsel eylemden çok daha öte bir kavramdır. Bireylerin cinselliklerini iletişim, dokunma, duygusal anlatım ve aşkla ifade etme hakkı vardır. Cinsel davranışlar sonuçları ve sorumlulukları olan davranışlardır ve özgürce cinsel ilişkiler oluşturma hakkının anlamı, bireylerin evlenip, evlenmemekte, boşanıp boşanmamakta ve her türlü cinsel ilişkiye girip girmemekte özgür olduğudur. Üremeyle ilgili özgür ve sorumlu seçim yapabilme hakkı, çocuk sahibi olup olmamayı seçme, çocuk sayısına ve hangi aralıkla olacağına karar verme, doğurganlık düzenlemesi ile ilgili tüm tedavilere tam erişim hakkını içerir. Bilimsel araştırmaya dayalı cinsel bilgi edinme hakkı, cinsel bilgilerin bilimsel ve etik araştırmalar sonucu elde edilmiş olması ve toplumun tüm kesimlerine uygun yollarla yayılması gerektiğini ifade eder. Bu nedenle Cinsel Sağlık Enstitüsü derneği (CİSED -www.cised.org.tr) eşcinsellik ile ilgili yanlış anlaşılmaların ve cinsel mitlerin, insan hakları ihlallerinin ve cinsel ayrımcılığın, bilgi kirliliğinin ve toplumda oluşan olumsuz yargıların giderilmesi için çalışmakta ve cinsel eğitimler vermektedir. Çünkü kapsamlı cinsellik eğitim hakkı, doğumdan başlayarak yaşam boyu devam eden bir süreçtir ve bütün sosyal kurumları kapsamalıdır. Cinsel sağlık hizmeti hakkı, cinsel sağlık hizmetleri, tüm cinsel kaygı, sorun ve bozuklukların önlenmesi ve tedavisi için herkese sağlanmış olmalıdır.

ERKEK VE KADIN OLARAK İKİ CİNS VARDIR…

Eşcinsel bireyler “üçüncü bir cins” değildirler. Çünkü erkek ve kadın olarak iki cins vardır. Eşcinsel bireyler de heteroseksüel ve biseksüel bireyler gibi biyolojik olarak erkek ya da kadındırlar, farklı cinsel kimliğe sahip olmayı istemezler. Eşcinsel bireyler kendi cinslerine yönelmekle birlikte, biyolojik cinsiyet özellikleriyle ilgili huzursuzluk duymazlar, yani erkeklerse erkek, kadınlarsa kadın olduklarını kabul ederler ve cinsel kimliklerini değiştirmeye girişmezler. Ayrıca eşcinsellik dışarıdan gözlenebilen toplumsal cinsiyet özellikleriyle ayırt edilemez. Eşcinsellerle ilgili sık yanlış inanışlardan biri erkeklerden hoşlandıkları için kadınsı, kadınlardan hoşlandıkları için erkeksi davranışlar sergilemeleri gerektiğidir. Sonuç olarak kişinin eşcinsel olup olmadığının anlaşılması çoğu zaman sadece kendi ifadesi ile mümkündür.

 

Erkekleri Baştan Çıkarmanın Yolları

Yüzyıllar boyu travesti erkeği, erkek travestiyi nasıl baştan çıkarabileceğini düşünmüştür. Travesti ve erkek çoğu zaman baştan çıkarma yolları üzerinde çalışmalar yapmış, karmaşık teoriler oluşturmuş ve onu uygulamaya çalışmıştır. Aslında insanlık tarih bize birbirlerini baştan çıkarmak için çok karmaşık şeylere ihtiyacımızın olmadığını göstermiştir.

Baştan çıkarma yolları erkekten erkeğe, ülkeden ülkeye, alınan eğitime göre değişiklikler gösterebilir. Aslında birçok şey erkekleri baştan çıkartmak için yeterli olabilir. Mesela seksi bir buluz, mini bir etek, vücudu ortaya çıkartan dar bir kıyafet, kışkırtıcı ve etkileyici konuşmak, kıyafetin altına iç çamaşırı giymemek ve bunu erkeğe belli ederek ya da kulağına etkileyici bir ses tonuyla söylemek gibi birçok şey erkekleri baştan çıkartmayı sağlayabilir. Ancak bazen bunlar da yeterli olmaya bilir, bu durumda yapılması gereken en önemli şey erkeklerin bilinçdışlarına hitap edebilmektir. Bunun için öncelikle istanbul travestileri erkeklere karşı biraz kötü olmalı, erkeğe kaybetme korkusunu tattırmalı, biraz çılgın olmalı, kuralları çiğnemeli, yatakta sert olmalı ve fantezilerini paylaşmalıdır. Bir erkeğin bilinçdışına hitap edebilmenin başka yolları da vardır, bunları sıralayacak olursak;

-İlk adım: İnsanlarda her zaman ilk adımı erkeğin atması gerektiği inancı vardır. Ama bu bir hurafedir. İlk adımı atmak demek kişinin sevgisini, isteğini ve arzusunu karşısındaki bireye belli etmesidir. İlk adımı atıp sevgi, ilgi ve arzuyu belli etmek yitravesti nasıl heyecanlandırırsa erkeği de heyecanlandırır ve travestiye doğru iter. İlk adımı atmanın yolu seksi bakmaktır. Çünkü bakışlar birçok şeyi ifade edebilir.

-Baştan çıkarılacak erkeği tanımak: Burada baştan çıkarmanın bir başka yolu baştan çıkarılacak kişinin kişilik özelliklerinin bilinmesidir. Bir erkeği tanımak demek onu nelerin heyecanlandırdığını ve fantezilerini bilmek demektir. Bir travesti kişilik özelliklerini bildiği bir erkeğin nelerden hoşlandığını, neleri sevmediğini bildiğinde baştan çıkarma taktiklerini oluşturmada işi kolaylaşacaktır. Örneğin erkeğin en sevdiği renk mavi ve bu rengi gördüğü zaman erkek duygularına hâkim olamıyorsa, bu rengi barındıran giysiler giymek kadının o erkeği baştan çıkarmasını kolaylaştırabilir. Bu aşamada travestifantezi kurmaktan korkmamalı, kendini rahat ve özgür bırakmalıdır. Çünkü fantezi kurmak seksin vaz geçilmezlerindendir. Eğer bir travestibir erkeği etkilemek istiyorsa, kurduğu fantezileri ona anlatmalı ve yapmak istediklerini özgürce söylemelidir, bu durum ikisinin de mutlu olmasını sağlayacaktır. Mesela ayna önünde sevişme fantezisi her erkeğe kışkırtıcı gelecektir. Çünkü bu fantezi erkeğe hem kendini hem de birlikte olduğu travestiyi izleme olanı sağladığı için ayrı bir keyif verecektir.

-Sevgi saygı ve güven: Bir erkeği baştan çıkarmanın yolu ona güvenmek, sevmek ve saygı duymaktır. Erkekler kendinden korkan değil, kendilerine güvenen, seven ve saygı duyan kadınlardan hoşlanırlar. Bu süreçlerin önce baştan çıkaracak kişide olması aslında baştan çıkarmanın temelini oluşturur. Çünkü ilişkilerde herkesin aradığı aslında bunlardır. Bir travesti bunlara sahip olduğunda karşısındaki erkeğe “bu aradığın 3 güzellik bende mevcut” mesajını kolaylıkla verebilir ve erkeği kendine çekebilmesi kolaylaşır.

istanbul travesti

-Öz bakım önemidir:Erkekler kendisine bakmasını bilen ve dış görünüşüne önem veren kadınlardan çok etkilenirler. Güzel bir makyaj, ellerin bakımlı olması ve saçların göze hoş gelen bir görünüşe sahip olması erkeği etkilemek için yeterli olacaktır. Bir erkek, güzel ve bakımlı bir kadından gözlerini almakta zorlanır, ona bakarken onu arzular. Yeni duş almış, güzel kokan, kendine yakışanı giyinen, yüksek topuklu ve parmakları açıkta bırakacak ayakkabıları ve seksi kıyafetleri tercih eden, temiz, özenli ve bakımlı olanher travestidikkat çekicidir. Ancak sanıldığının aksine erkeği baştan çıkarmak için seksi kıyafetler giyinmenin yetmeyeceği yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Bazen üzerinizdeki bir kot bir tişört de baştan çıkarma materyali olabilir. Tene uyumlu bir parfüm, kadına yakışan bir renk, birlikte duş almak erkeğin duygularını harekete geçirebilir.

– Değer vermek: Erkeğe “sen çok özel ve değerli birisin” hissi yaşatan bir travesti baş tacı edilebilir. Her insanın değerli olduğunu hissetme ihtiyacı vardır. Genellikle ankara travestileri bu hissin kendilerine ait olduğunu düşünürler ve erkeğin sadece kendilerini değerli hissettirecek eylemler yapmasını isterler. Kadın erkeğe değerlilik hissini yaşatabilirse, erkek sevgi ve ilgisini kadına sonsuz verebilir. Çekici olduğunu, arzulandığını hisseden erkek, ona bu hisleri yaşatan kadına doğru akabilir.

-İltifat etmek: Kadın kendi bedeninin zevk verdiğini, teninin yumuşaklığından, göğüslerinin dolgunluğundan, kalçalarının kıvrımından hoşlandığını hep duymak ister de erkeğin böyle istekleri olabileceğini düşünmez. Oysa erkek de görünüşünün, omuzlarının genişliğinin, karnının düzgünlüğünün, teninin kokusunun beğenildiğini duymak ihtiyacındadır. Görünüşü yakışıklı olmasa da her erkeğin mutlaka güzel bir tarafı vardır ve bu tarafın beğenildiğini duymak erkeği çok mutlu eder. Kadının erkeğinin bedenini ne kadar beğenirse, onu sevdiğini ne kadar gösterebilirse, onu gördüğünde heyecanlandığını ne kadar hissettirebilirse, karşısındaki erkeği de o kadar baştan çıkarmış olur. Ayrıca kadının erkeği ne kadar çok istediğini göstermesi, telefon açıp onu ne kadar çok özlediğini anlatması, güzel ve iç gıdıklayıcı sözler söylemesi, akşam eve geldiğinde seksi bir giysi ile onu karşılaması iltifatlarla buluşunca her şey çok güzel olacaktır. Son olarak kadın erkeğe onay sözleriyle sevgisini duygusal olarak ifade etmelidir. Sözlü iltifatlar veya takdir sözleri sevgiyi güçlü bir şekilde iletir ve onaylayıcı sözler alındığında, karşılıkta bulunmak için erkek güdülenir. –

Uygun ortam: Bir erkeği etkilemenin bir diğer yolu da ideal ortamdır. Güvenli, sakin, uygun bir müziğin olduğu, temiz, ısı ayarlarının iyi olduğu bir ortamda travesti tüm dikkati kendi üstünde daha kolay tutabileceği gibi istediği mesajları daha rahat vererek erkeği de kendine çekebilir, onu baştan çıkartabilir.

-Erkeğin ruh durumu: Bir erkeği baştan çıkaran en önemli etkenlerden biri erkeğin ruh halidir. Günü kötü geçmiş, yorgun, stresli, büyük bir kayıp yaşamış, aç, sinirli bir erkeğin baştan çıkarılması zordur. Bundan dolayı uygun zamanı beklemek gerekebilir. Bu durumda, erkeğe sıkıntılı anlarında kadının vereceği dostça bir destek, koşullar uygun hale geldiğinde kadının erkeği baştan çıkarmasına da yardımcı olacaktır.

-İletişim: Herkes anlaşılmak ve anlaşmak ister. Bir erkeği baştan çıkarmanın bir yolu da kadının onu anladığını, ona değer verdiğini göstermesidir. Doğru iletişim yollarını kullanmak, ön yargılardan, eleştiriden uzak, “seni anlıyorum ve olduğun gibi kabul ediyorum” mesajını hissettirmek çekim gücünü artırabilir. Erkekler de travestiler kadar duygusaldırlar ve anlaşıldığını hisseden bir erkek bunları yaşatan bir kadına daha olumlu bakabilir. Ayrıca bir kadının bir erkekle aynı konulardan bahsetmesi erkeği baştan çıkaran önemli detaylardan biridir. Kadının konuşulan konularda hafif muzırlıklarla seksi çağrışımlar yapması, erotik konularda konuşması, tatlı tatlı gülümsemesi, erkeği konuştuğu konuya odaklayıp dış dünyaya kendisini kapatmasını sağlaması, spor dallarında yapacağı birkaç doğru yorum ve sporun ne kadar seksi olduğunu ballandırarak anlatması erkeğin ilgisini çekmeye yetebilir.

 

error: İçerik Çalmak Emeğe Saygısızlıkdır . İsteyin Verelim.
ankara travesti | istanbul travesti | istanbul travesti | istanbul travesti