Ayrımcılığın en kötüsü olan transfobiye maruz kalan İstanbul travestileri seslerini duyurmak için birbirinden farklı etkinliğe imza atıyor. Sosyal hayatlarında olduğundan daha fazla güvensizlik sorunu yaşamaktadırlar. Günümüz insanları bilgisizlikten kaynaklanan bu sorununa çözüm bulmaz ise bir çok insanın canı yanacağa benziyor. Nefret etmek onların hayatında bir yaptırımınız olacağı anlamına gelmiyor. Herhangi birisinin kimsenin hayatına nokta kadar bir etkileşimde bulunmaya hakkı yoktur. Birbirimize değmeden yaşamayı başarmak zorundayız. Toplu yaşamanın en temek kurallarından birisi kişisel haklara saygı duymaktır. Her ne kadar insanlar bunu yapamasa da bu bir gereklilik değil mecburiyettir. Kişilik haklarımız bizimle birlikte dünyada var olmuştur. Bir çoğu yasalar ve bazı kurallar çerçevesinde korunmaktadır. Ne yazıktır ki bir çok insan kanun yasa dinlemeden kendi bildiğinin doğruluğuna inanarak zarar vermeye çalışmaktadır. Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi hiçbir kimseye yapamayacağınızın farkına varmalısınız.
Bir travesti olarak metropol şehirlerde yaşamak daha kolay olabilmektedir. Genellikle kırsal kesimlerde ataerkil aile yapılarının kaynak olduğu ayrımcılık suçu bir seçim değildir. Kendinizi geliştirerek değiştirmek zorundasınız. Kişisel olarak düşüncelerinize saygı duymadığınız insanları görmezden gelirken , hayatları üzerine bir fikir de yürütmeyiniz. Özel hayatları kişilerin kendi tercihleridir. Kendi evlerinde , çevrelerinde yada ortamlarında insanlar istediklerini yapma özgürlüğünü kendi hakkı olarak görmelidir. Heteroseksüel insanlar için bile bu durum söz konusu iken trans bireylerin daha merkezde olması bunun daha çok artmasına sebep olmaktadır. Bilinçli , saygılı , insanların özlük haklarına hakim bireyler yetiştiren bir toplum olması ortadan bu durumları kaldırmak için en önemli adımlardan biridir.