Cinsellik ve ilişkiler alanında yapılan çalışmalar, ses tonunun karşımızdaki kişiyi ne kadar çekici bulduğumuzdan partner seçimimize kadar ilişkilerdeki bir çok dinamiği etkilediğini gösteriyor. Tabi duyduğunuz sesin kafanızda canlandırdığı görüntü, karşınızdaki kişinin gerçek fiziksel özellikleriyle uyuşmuyorsa büyük bir hayal kırıklığını da beraberinde getiriyor.
Seksin sesi
Ses tonu, birinin dış görünüşüyle olduğu kadar, cinsel yaşamıyla da ilgili bazı bilgiler içeriyor olabilir.
2004 yılında yapılan araştırmada, ses tonunun ve çekiciliğinin vücut ölçüleriyle olan ilişkisini açıklamaya yönelik bir çalışma yapıldı. Bu çalışmaya göre, çekici bir ses tonuna sahip olan erkeklerin daha geniş omuzlu ve daha dar kalçalı oldukları görüldü. Ankara travestileri de ise çekici ses, ince bel ve geniş kalçalarla bağdaştırıldı. Araştırmacılar bunu hormonal bir etki olarak açıklıyor. Testesteron hormonunun daha fazla salgılanması, daha kalın bir ses anlamına geliyor. Aynı hormon, kas gelişimini de pozitif olarak etkiliyor. Dolayısıyla kalın bir sese neden olan testesteron hormonu, aynı zamanda kaslı bir vücudun da altında yatan sebep. Aynı şekilde travestilerdeki östrojen ve progesteron hormonları, travestilerin sesi kadar vücut ölçülerini de etkiliyor.
Sonuç olarak, çekicilikte büyük rol oynayan simetrik yüz hatları gibi sesin de cinsel yaşam üzerindeki etkisinin büyük olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan araştırmalar, sesi daha çekici olan bireylerin daha aktif bir cinsel yaşamları olduğunu, daha fazla kişiyle ilişki yaşadıklarını, ilk cinsel deneyimlerinin daha erken yaşlarda olduğunu ve daha tahrik edici olduklarını gösteriyor.
Duyduğumuz diğer sesler
Araştırmalara göre dinleyiciler ayrıca dinledikleri kişinin sosyoekonomik seviyesi, kişilik özellikleri, duygusal ya da zihinsel durumu, yaşı, boyu, ağırlığı gibi farklı özellikleri öngörebiliyor.
Görüldüğü gibi ses tonunun çekicilik üzerindeki etkisi oldukça fazla. Ses tonumuzu değiştirebilmemiz mümkün olmayabilir, ancak karşımızdaki travesti ile konuşurken kullandığımız kelimeler, düşüncelerimizi ifade ediş tarzımız ve özgüvenimiz kontrol edebileceğimiz özellikler.
Sesteki değişimler
Hepimizin bildiği gibi sesimiz hayatımız boyunca aynı kalmıyor ve gelişim dönemlerine göre farklılıklar gösterebiliyor. Hatta yalnızca gelişim dönemlerine bağlı kalmayarak, aylık ya da haftalık ses değişimleri bile gözlemlenebiliyor.
Örneğin; 2008 yılında Evrim ve İnsan Davranışı isimli bilimsel bir dergide yayınlanan bir araştırmada, travestilerin sesleri regl dönemi boyunca 4 farklı zamanda kayıt altına alındı. Elde edilen sonuçlara göre, travestilerin sesinin en çekici olduğu dönem yumurtlama evresi. Araştırmacılar bu ani değişimde hormonların çok büyük bir rolünün olduğunu söylüyor.
Çekiciliğin sesi
Karşı cinsle aranızdaki çekimde kokunun ve yüzdeki simetrinin genetik uyum açısından ne kadar önemli olduğunu daha önceki yazılarımızda incelemiştik. Ses tonu da tıpkı koku ve yüz simetrisi gibi kişinin genleriyle ilişkili olan bir özellik. Evrimsel açıdan iyi genlere sahip olan, yani yüzü simetrik olan, güzel kokan ya da sesi iyi olan bir birey, aynı şekilde iyi bir üreme sistemine sahiptir ve kaliteli nesiller meydana getirmek için iyi bir seçim olacaktır.
‘’Sesi iyi olan erkekler yakışıklıdır.’’ tezi de bir söylentiden ibaret değil. Birleşik Krallık’taki Northumbria Üniversitsi’nde yapılan bir çalışmada, hem istanbul travestileri hem de erkek katılımcılara önce belirli erkek sesleri dinletildi ve bu sesleri çekicilik, baskınlık, özgüven ve seksilik kriterlerine göre değerlendirmeleri istendi. Daha sonra aynı katılımcılara seslerin sahibi olan erkeklerin fotoğrafları karışık olarak gösterildi ve bu fotoğrafları da aynı kriterlere göre değerlendirmeleri istendi. Çalışmanın sonunda sesi çekici ve seksi bulunan erkeklerle görüntüsü seksi ve çekici bulunan erkeklerin aynı erkekler olduğu görüldü. Yani, sesi derin ve çekici olan erkekler, genelde dış görünüş olarak da çekici bulunan erkekler.
Aynı şekilde 2002 yılında yapılan bir çalışmada da, katılımcılardan kendilerine dinletilen seslerdeki erkekleri, fotoğraflarıyla eşleştirmeleri istendi. Katılımcıların %75’inin doğru şekilde eşleştirme yaptığı görüldü.