”Uzaktan baktım bir karataş,yanına gittim dört ayak, bir baş” bilmecesini bilmeyenimiz yoktur herhalde.Cevapsa uzaktan taş gibi görünen kaplumbağadır.Ön yargılarımızda tıpkı bu bilmece gibidir.
Ülkemizde kadın olmak suç,travesti olmak suç,çocuk olmak suçtur.Zannımca nefes almamızda suç sayılacak yakında.Yanımıza mini etekli bir bayan yaklaşınca kadınım erkeğim demez,döner bakarız.Oysa o kadının giyim tercihidir.Bu ben her an ilişkiye girmeye hazırım mı demektir?Ben çocukken saç bandı takan kadınları hayat kadını sanardım.
Gerek yetiştiğim ortam gerekse yaşadığım şehir biraz bağnazdı.Kadının saçı açık bir de boyalıysa kötü kadındır,makyaj yapıyorsa kötü kadındır,kısa etek giyince kötü kadındır,hatta topuklu ayakkabı giyen kadın da kötüdür,o topluma göre.Sana ne kardeşim o bir insan ne isterse onu giyer,nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşar! Kadınlar toplumda böyle yargılanırken, “travesti” bireyler daha çok aşağılanır,yağmalanır,talan edilir…
Herkes travesti der burun kıvırır,onurunu kırar,aşağılar,dışlar vs. vs. ve kimse çıkıp neden hayatını böyle devam ettiriyorsun diye sormaz.Sormayı bırakalım itip kalkıp örselenmekten hatta gasp edip öldürülmekten,her defasında ilk hedef olarak gösterilmekten kurtulamazlar. Dünya geniş be kardeşim,herkesin ayrı bir yaşam mücadelesi var.Ömür dediğimiz üç gün..Yarına çıkacağımızın garantisi yokken neden bu düşmanlık, neden bu ön yargılar?