İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri ve istanbul’un bazı semtleri olan şişli, taksim, kadıköy, bakırköy de yaşanan transfobik saldırılar ve cinayetlere karşı derneklerden tepki geldi.
Transfobik nefret saldırılarına dün gece (5 Kasım) Mersin ve İstanbul’da yenileri eklendi. Mersin 7Renk LGBTİ Derneği üyesi travesti aktivist Sinem bir ticari taksi şoförünün saldırısına uğrarken, İstanbul’da ise uğradığı saldırı sonucu travesti Oya Sultan’ın kolu ve bacağı kırıldı.
“Silah tutukluk yapınca kabzasıyla vurdu” Mersin’den travesti Sinem uğradığı saldırıyı KaosGL.org’a şu sözlerle anlattı: “Bindiğim ticari taksi şoförü, tanıdık olduğumuz bir bahaneyle, ‘kadın sandım’ diyerek bana saldırdı. Önce silah çekti. Silah tutukluk yapınca kabzasıyla beni darp etmeye başladı.
Sonrasında gözümü açtığımda hastanedeydim. Kan kaybından dolayı kendimden geçmişim. Civardaki lunaparkın güvenlik görevlileri polis ve ambulansa haber verince beni Mersin Devlet Hastanesi’ne götürmüşler.” Saldırı sonucu vücudunda ciddi darp izleri ve kırıklar olan Sinem, doktorlar ve polislerin ilgisiz davrandığını söyledi.
Sol gözünün üstünde, elmacık kemiğinde ve alın bölgesinde kırıklar olan travesti kadının tedavisi ilerleyen günlerde de çeşitli cerrahî operasyonlarla sürecek. Sinem doktorların kendisine, “Ameliyat olduğun zaman da sol göz üstünde iz kalacak” dediğini aktardı.
Mersin 7 Renk, MOBESE kayıtlarının incelenmesini talep ediyor Mersin 7 Renk LGBTİ saldırının gerçekleştiği bölgedeki MOBESE kayıtlarının incelenmesi ve taksinin plaka numarasının tespit edilmesini talep edecek. Dernek’ten Yağmur Arıcan, bu saldırıların derneklerini ve örgütlenme özgürlüklerini de hedef aldığını ifade etti.
Transfobik saldırıların Mersin’de veya başka bir yerde yeni olmadığını, zincir halinde günümüze kadar geldiğini hatırlatan Arıcan şöyle konuştu: “Örgütlü bir şiddet ile karşı karşıyayız” “Transfobik saldırılar yeni değil ancak son zamanlardaki saldırılarda farklılıklar var. Öncesinde de saldırılar oluyordu ama bu saldırılar bireysel kalıyordu. Şimdi örgütlü bir şiddetle karşı karşıyayız.
Toplu şekilde polisler ya da başkaları translara saldırıyor. ‘Defolun gidin buradan’ diyerek niyetlerini açık ediyorlar. Bu saldırılar hem derneğimize hem de Mersin’de yaşayan trans kadınlara dönüktür.
İster istemez, ‘Acaba derneğimizin işleyişini durdurmak mı istiyorlar’ sorusu aklımıza geliyor. Bu soru her saldırının ardından aklımızda.” İstanbul’da ise dün gece Oya Sultan saldırıya uğradı. Kolu ve bacağında kırıklar olan Sultan’ın sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.
Saldırgan şahıs hakkında adlî sürecin başladığı ifade edildi. “Kiralık katil, makbul vatandaş, ideolojik suç ortağı…” Kaos GL Derneği’nden Ali Erol ise, “Devletin her şiddeti için her dönem göreve hazır makbul vatandaş bulunur” diyerek saldırıları değerlendirdi.
“Ankara’nın göbeğinde bir HDP’linin boğazının kesilmesi ile İstanbul veya Mersin’de trans kadınların kafasının kırılması” arasındaki ilişkiye değinen Erol, şöyle konuştu: “Devletin her şiddeti için her dönem göreve hazır makbul vatandaş bulunur. Bunların kiralık katil veya tetikçi olması gerekmez.
Makbul vatandaş zaten kendini öz görevlendirendir! Makbul vatandaşın öz görevlenmesi pozitif anlamda birinin buyurmasını beklemeden bir iş ve emek için inisiyatif geliştirmekten farklıdır. Bilakis durumdan vazife çıkarmaktır makbul vatandaşın motivasyonu. Ayrımcı nefret ideolojisi şemsiyesi altında birini yapan yüksünmez diğerini de yapar ama bazen doğrudan –kiralık katil/tetikçi- bazen dolaylı yönlendirme –iktidara yaltaklanan vatandaş sezgisi/ideolojik suç ortaklığı- ile herkes çapını bilir.
Biri başkentin göbeğinde HDP’li boğazını keserken diğeri İstanbul veya Mersin’de bir transın bu kez kesip öldürmek yerine kafasını kırar… Tabii ki iktidar makbul vatandaşının katkısını cezasızlık ödülüyle görecektir; geri kalan ödüllerini ise makbul vatandaş kendi yerelinde nasıl toplayacağını her dönem bilir.”